Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Sizi tüm kalbimle ve duygularımla selamlıyorum. Buradan, ülkemizin ve dünyanın dört bir yanındaki ekranlarından bizi takip eden vatandaşlarımıza selam ve sevgilerimi sunuyorum. Ahlat'taki son kabine toplantımızdan bu yana, vatanımız ve milletimiz için sevgiyle, yorulmadan çalıştık.
26 Ağustos'ta Anadolu'nun kapılarını milletimize açan Malazgirt Zaferi'nin 953'üncü yıl dönümünü nasıl gururla kutladıysak, bu topraklarda varlığımızı tescil ettiren Büyük Zafer'in 102'nci yıl dönümünü de aynı duyguyla kutladık. 30 Ağustos Zafer Bayramı. Kara Harp Okulumuzun mezuniyet törenlerine katılarak mezun olan genç teğmenlerimizin ve kıymetli ailelerinin sevincini paylaştık. Askeri okullarımızdan bu yıl 1613 öğrenci mezun oldu.
Okulumuzun birincisi olanların tamamının kadın teğmen olması da dikkat çekiciydi. Vatanına, milletine, milli iradesine ve milletin değerlerine gönülden bağlı gençlerimizi Türk asrının mimarları olarak görüyoruz. Eğitimli, disiplinli ve vatansever gençlerimizle her zaman gurur duyuyoruz.
Milletimizin gözbebeği Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Peygamber Efendimiz'in gücüne güç katacak her adımı destekliyoruz. Güçlü Türkiye, güçlü ordu sloganıyla geçtiğimiz 22 yılda her alanda çok önemli ilerlemeler kaydettik. Mesela savunma sektöründe yüzde 80 oranında dışa bağımlı olan bir ülkeyi, her türlü silah ve mühimmatı kendi imkanlarıyla üretmeye zorladık.
Dünyanın en önemli 3-4 ülkesinden biriyiz. Uçak, helikopter, tank, füze, roket, bomba, silah, gemi, denizaltı ve daha birçok alanda 22 yıl öncesinden çok farklı bir seviyedeyiz.
Ordumuz üzerinden siyasi hesap yapılmasına hiçbir şekilde izin vermeyeceğiz.
Ancak ordumuzun disiplinine ve itibarına gölge düşürecek her türlü girişime karşıyız. Demokratik denetim mekanizmaları çerçevesinde gerekli araştırmaları büyük bir hassasiyetle ve çok boyutlu olarak yürütüyoruz.
Hiçbir durumda kahraman ordumuzun zayıflatılmasına, ordumuz üzerinden siyasi hesap verilmesine izin vermeyeceğiz. Aynı hassasiyet Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal için de geçerlidir. Aslına ve gazinin anısına saygı göstererek restore ettiğimiz Savarona'nın mezarını dün ziyaret ettik. Burada öncelikle şu noktanın altını çizmek istiyorum.
Türkiye'ye en çok zarar veren sömürücü siyaset anlayışı oldu. Zamanla aktörler değişse de bu siyaset tarzı ne yazık ki hala kötü bir muhalefet geleneği olarak varlığını sürdürüyor.
Son günlerde bunun yeniden gün yüzüne çıktığını görüyoruz. Muhalefet 14-28 Mayıs ve 31 Mart seçimlerindeki şüpheli geçmişini hâlâ sömürü siyasetine bürünerek gizlemeye çalışıyor.
3-5 oy için burada söylemeye utanacağımız hakaretlere katlananlar, şimdi dışarıda yüzü kızarmadan ahkam kesiyorlar.
Bugün sınırları, okyanusları aşanlarla ittifak yaparak iktidar hayalleri kuranlar, Gazi Mustafa Kemal üzerinden milleti manipüle etmeye çalışıyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni kimyasal silah kullandığı için karalayanlara destek verenlerin bugün söylediği hiçbir şeyin değeri yoktur.
Milletimiz bunların samimiyetsizliğini çok iyi biliyor. Biz de bu oyuna düşmeyeceğiz. Ülkemize ve demokrasimize yakışmayan bu provokatif dile kesinlikle itibar etmeyeceğiz.
Bu vesileyle, dün Tunceli'nin Ovacık ilçesinde zırhlı aracın devrilmesi sonucu şehit olan jandarmalarımıza ve bugün Irak'ın Gara bölgesinde şehit olan Üsteğmenimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Şehitlerimizin acılı ailelerine, silah arkadaşlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Kazada yaralanan Jandarmamıza da acil şifalar diliyorum.
“Turizm sezonumuz iyi gidiyor”
Aziz milletim, 1 Eylül'de hizmete açtığımız Rixos Tersane İstanbul Oteli'nin, turizme ve İstanbul'un tanıtımına önemli katkı sağlayacağına inanıyorum, geçen yıl İstanbul'umuzu 17 milyon 370 bin turist ziyaret etti. Ülke olarak dünyanın her köşesinden 56 milyon 700 bin insanı ağırladık. Bu yılki hedefimiz 60 milyon turist ve 60 milyar dolar turizm geliri. Yılın ilk 7 ayında 35 milyon turisti ülkemizde ağırladık. Bölgemizdeki çatışmalara rağmen turizm sezonumuz iyi gidiyor. 2024 turizm hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyoruz.
“Sivil Anayasa zorunluluk değil zorunluluktur”
Eylül ayının ilk iş gününde adli yılın açılış törenini gerçekleştirdik. Yeni yasama yılıyla birlikte umarım yeni ve medeni bir anayasa meselesine daha çok odaklanacağız. Türk demokrasisinin darbelerle ve darbe zihniyetiyle hesabını tamamlayabilmesi için sivil bir anayasa zorunluluktan ziyade zorunluluktur. Bunu sık sık söylemem gerekiyor. 15 Temmuz Milli İrade Destanı'na imza atan bir milletin, darbecilerin hazırladığı anayasayı kabul etmeye zorlanmasını ne doğru ne de adil buluyoruz. Yeni sivil anayasayı hazırlamak, son yılların en geniş temsil tabanına sahip olan 28 kişilik Meclisin millete düşen görevidir. Parlamentonun görevini yerine getirmesi için elimizden geleni yapacağız.
“Kudüs'ün kırmızı çizgimiz olduğunu her fırsatta söylüyoruz”
İsrail hükümeti işgal ve işgal politikasını ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'yı da kapsayacak şekilde genişletmenin yollarını arıyor. Siyonist taciz ve Harem-i Şerif'e yönelik saldırılar artıyor. Bütün bunları yakından takip ediyoruz. Daha önce de söyledim, bugün de altını tekrar çizmek istiyorum. Merhum Nuri Pakdil'in ifadesiyle, “Kalbimizin yarısı Mekke, yarısı Medine'dir. Onun üstünde de perde gibi Yeruşalim vardır.” Bu nedenle Kudüs'ün kırmızı çizgimiz olduğunu her fırsatta söylüyoruz. Görevi Kudüs davasını savunmak olan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın her geçen gün daha da pervasızlaşan bu saldırılara karşı savunmasız kalması düşünülemez. Örgütün daha fazla vakit kaybetmeden liderlik düzeyinde bir araya gelerek İslam dünyasının kararlı konumunu ortaya koyması acildir. Bu konuyla ilgili temaslarımızı yoğunlaştırmaya devam edeceğiz.
Ayrıntılar yakında…