Kaynak, DHA
“Pandemi nedeniyle zaten üç yetkimi kaybettim, şimdi bir tane daha kaybediyorum. Evde online ders çalışmak, dört duvar arasında sıkışıp kalmak beni depresyona sürüklüyor. Onu kesinlikle zihinsel olarak çok kötü etkiliyor.
Deprem nedeniyle nisan ayına kadar üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesine karar veren Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), yüz yüze eğitimin de yer aldığı “hibrit” seçeneğinin Nisan ayından itibaren değerlendirileceğini açıkladı. .
Pandemi ve deprem nedeniyle şu anda Türkiye’de dördüncü sınıfa giden üniversite öğrencilerinin çoğu, üniversite hayatlarının ancak yarısını yüz yüze eğitimle geçirebilmiş durumda.
Ankara’da son sınıf İngilizce öğretmeni olan Pınar, pandemi sürecinde yaklaşık bir buçuk yıldır uzaktan eğitim okuduğunu ve bu süre zarfında toplam 4 dönem kampüsten uzak kaldığını söylüyor.
Eğitimcilere göre YÖK’ün “aceleci” kararı, hem Türkiye’deki üniversite eğitiminin kalitesine hem de toplum sağlığına yönelik çok ciddi bir hata.
Çeşitli illerde öğrencilerin tutuklanmasına yol açan protesto eylemleri sürerken, siyasilerden de karara tepkiler geliyor.
Üniversite rektörlerinin “tehdit edildiğini” savunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Belediyelerimizle birlikte bu işin tüm lojistik ihtiyaçlarını karşılamak için buradayız. Okulları açın, gerisini bize bırakın” dedi.
Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı öğrenci yurtlarının depremzedelere tahsis edilmesi kararının ardından üniversitelerin uzaktan eğitime geçme kararı açıklandı.
Üniversiteler ile ilgili karar netleşmeden ülke genelinde yüzbinlerce öğrenci yurtlarından ayrılmak zorunda kalırken, bazı bölümlerde yüz yüze eğitime devam kararına rağmen öğrenciler yurtlardan atıldı.
Eğitimciler, “günü kurtarmak” olarak adlandırdıkları bu kararın gençlik, eğitim ve halk sağlığı üzerindeki etkilerini açıklıyor. türk bbcdedi.
“Öğrencilerin ruh sağlığı ciddi şekilde bozulacak”
Eğitimcilerin üzerinde durduğu en önemli noktalardan biri, yüksek düzeyde travma geçirmiş bir toplumda üniversitelerin iyileştirici etkisine duyulan ihtiyaçtır.
Sadece bir eğitim ortamı değil, aynı zamanda sosyal bir öğrenme alanı da sağlayarak dayanışmayı artıran üniversite kampüslerine daha fazla ihtiyaç duyulduğuna inanılmaktadır.
prof. Dr Erhan Erkut, “Üniversite öğrencilerinin ruh sağlığını ve geleceğini etkileyen kararlar kurtarma amaçlı alınıyor” diyor.
“Toplumsal travmaya karşı şefkat, güven ve güçlendirme gibi mekanizmaları harekete geçirmek için öğrencilerin bir araya gelebilmesi gerekiyor. Zoom üzerinden bunu başarmak mümkün değil. Ne yazık ki, bu faktör göz ardı edilmektedir.
“Bu izolasyonun yarattığı buhranın yanı sıra aynı evde nesiller arası gerilimler de yaşanıyor. Öğrencilerin ruh sağlığının ciddi şekilde bozulmasından ve korkunç sonuçlarından çok endişeliyim.”
Pandemi sürecinde bir buçuk yıllık uzaktan eğitim deneyimi; Eğitimin kalitesi ve öğrenci psikolojisi üzerindeki olumsuz etkileri açısından çok net veriler sunuyor.
Eğitimci Salim Ünsal, tüm tecrübelerimize rağmen “Önce feda edilecek şeyin eğitim ve öğrenciler olduğunu” düşünüyor:
“Zaten büyük bir dram ve travma yaşamıştı ve bu kararla depremin yıkıcı etkilerini artırdık ve tüm ülkeye yaydık. Ancak bu travmayı atlatabilmemizin tek yolu okulların bu iyileştirici özelliğidir. Okulları kapatarak değil, yeniden açarak depremzedeleri okula göndermeliydik” dedi.
Üniversite öğrencisi Pınar, “Üniversite sadece derslerden ve eve dönüşten ibaret değil, sosyal öğrenmenin gerçekleştiği bir yer. Öğrenci topluluklarında yürüttüğümüz projeler, yardım kampanyalarımız… bize iyi geldi” diyor.
Peki üniversite eğitiminin kalitesi açısından uzaktan eğitim yüz yüze eğitimin yerini alabilir mi? Eğitimciler bu soruyu “pandemi deneyiminden” yola çıkarak “Hayır” diyerek yanıtlıyor.
Salim Ünsal, “Bu yıl mezun olan öğrencilerin alacakları diplomaların yarısından fazlası uzaktan eğitimle edinilen bilgiler olacak. Dolayısıyla burada aldıkları eğitim ve yetiştikleri uzmanlık alanıyla ilgili çok sorunumuz var” diyor.
“Uzaktan eğitim teknolojilerini ne kadar iyi kullanırsanız kullanın yüz yüze eğitimin faydalarından yararlanamazsınız. Pandemi süreci bize bunu net bir şekilde gösterdi” dedi.
Depremzedeler ne olacak?
YÖK Başkanı Erol Özvar, deprem bölgesinde ikamet eden veya okuyan 631 bin 430 üniversite öğrencisi olduğunu açıkladı.
Bu verilere göre Türkiye’deki örgün üniversite ve önlisans öğrencilerinin %17,5’inin bölgede ikamet ettiği veya eğitim gördüğü görülmektedir.
Evleri yıkılan ya da çadırkent gibi elverişsiz koşullarda yaşayan bu öğrencilerin uzaktan eğitime nasıl katılacakları bilinmiyor.
türk bbcKahramanmaraş batığından sağ kurtulup şehri terk eden üniversite öğrencisi Zeynep’e konuşan 13 kişinin evinde uzaktan eğitime devam edecek bilgisayar ve internet altyapısı olmadığını söyledi.
Salim Ünsal, “Depremde öğrencilerin cihazı yok, interneti yok. Uzaktan eğitim sadece depremzedeleri çok mağdur etmekle kalmayacak, aynı zamanda ülke genelindeki tüm öğrencileri deprem mağduru yapacaktır.
prof. Erhan Erkut, “Deprem bölgesinden gelen öğrenci İstanbul-Ankara’daki yurdundan atıldı. O öğrenci nereye gidecek, nerede uzaktan eğitim alacak? Bu kararın uzun vadede ülkeye yarardan çok zarar getireceğini düşünüyorum” dedi.
Yurtlarından atılan öğrenciler ne yapacak?
YÖK Başkanı Özvar 17 Şubat’ta bir açıklama yaptı; sadece uygulamalı programların yüz yüze devam edeceğini ve hibrit eğitimin nisan ayında değerlendirileceğini duyurdu.
Ancak bu açıklama üniversitelerde hangi bölümlerde yüz yüze eğitime devam edileceği konusunda kafa karışıklığına neden oldu. Birçok yurt öğrencisi bu sorun çözülmeden yurtlarından atıldı.
türk bbcİstanbul’da okuyan mimarlık öğrencisi Ece, konuyu anlattı. İstanbul’da hizmet veren tek yurt 2700 öğrenci kapasitelidir. Mağduruz” diyor.
Öte yandan, binlerce genç yerinden edilmişken, Nisan ayında yüz yüze eğitime devam etme olasılığı “gerçekçi değil” olarak görülüyor.
Salim Ünsal, “Yerinden, yurdundan, okulundan ayrılan bir öğrenci; Nisan’dan sonra kalan 2,5 ay boyunca ülkeye dönüp yerleşebilecek mi? Tekrar ev kiralayabilecek mi? Bunlar artık mümkün olmayan şeyler.”
Kaynak, DHA
YÖK Başkanı Özvar, hibrit eğitim seçeneğinin nisan ayında değerlendirileceğini söyledi.
“Öğrenci eylemlerini engellemek istiyorlar”
Öğrenciler arasında çokça eleştirilen bu kararla ilgili bir başka yorum da dikkat çekiyor: Üniversite öğrencilerinin kampüslerde toplanmalarını engelleyerek, öğrencilerin depremle ilgili eylemlerini engellemek…
Ankaralı bir öğrenci olan Burcu, “Depremin etkileri çok ciddi bir toplumsal öfke yarattı. Sanırım öğrenci olarak bir araya gelmemiz engellendi” diyor.
“Öğrenci topluluklarımızda fikirlerimizi paylaşıyoruz, her şey hakkında konuşabiliyoruz. Bir araya geldiğimizde bir şeyler yapabiliriz. Belki de öğrencilerin bir araya gelip bu toplumsal öfkeyi kontrol etmelerini engellemek için stratejik bir karar aldılar.”
prof. Dr. Erhan Erkut ise uzaktan eğitimle hem öğrenci eylemlerinin hem de seçim öncesi öğrenci örgütlenmelerinin önüne geçildiğini değerlendiriyor:
“Hem kitlesel protestoları, hem de seçim öncesi öğrenci örgütlenmelerini engelliyorsunuz. Öğrencilerin nasıl oy kullanacaklarına dair çeşitli göstergeler var.
“Ayrıca öğrencilerin seçmen listeleri evlerden yurtlara götürüldü, şimdi ne olacak? Bu şekilde birçok öğrenciyi seçimin dışına itiyorsunuz. Ancak bu faktörlerin uzaktan eğitim kararında ne kadar rol oynadığını bilmiyorum; Bunlar sadece akıllara durgunluk veren sorular.”
Yurtlar depremzedeler için ne kadar uygun?
KYK yurtlarının depremzedelere tahsis edilmesi üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesine yol açmıştır.
Peki KYK yurtları depremzede ailelerinin yaşaması için ne kadar uygun? Bu uygulama ne kadar sürebilir?
Öğrenciler için tasarlanmış yurtlarda kalabalık nüfusa sahip ailelerin ne kadar süre rahat yaşayabileceği ise belirsiz.
Ünsal, “Dört beş kişilik ailenizle aynı odada kalmanız gerektiğini düşünün; Mutfağınız yok, banyo ve tuvalet diğer ortak kullanımlarınız.
Öğrencilerin yurtlarla yaptıkları anlaşmalar hiçe sayılarak bu kararın alındığını söyleyen Erkut, şunları kaydetti: “Yurtlar aile yaşamı için son derece elverişsiz ortamlardır. Ranzalar var, 4-6-8 kişilik odalar var, kiminin banyosu ve tuvaleti ortak, kiminin sosyalleşme alanları çok kısıtlı, mutfağı yok” diyor.
Yoruma kapalı.