Enkazdan kurtarılanlarda neden böbrek sorunları oluyor, Türkiye son depremlerde nasıl bir sınav verdi?
Aylin tarafından | türk bbc
Kaynak, KİDLE TÜRK VAKFI
Deprem enkazından kurtarılan yaralılar için böbrek sağlığı hayati önem taşıyor. Göçük altında ezilme (crush sendromu) ve su kaybından kaynaklanan yaralanmalar bazen kalıcı böbrek hasarına ve hatta ölüme neden olabilir.
6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ezilme sendromuyla hastaneye kaldırılan 1500 civarında yaralı olduğu tahmin ediliyor. Türk Nefroloji Derneği (böbrek sağlığı ve hastalıkları ile ilgilenen bilim dalı) Böbrek Afetleri Grubu Başkanı Prof.
Türk Nefroloji Derneği’ne göre 1999 Marmara depreminden çıkarılan derslerle böbrek sağlığı hızla organize edildi ve son depremlerde ihtiyaçlar karşılandı. Öte yandan deprem bölgesinde sürekli diyalize giren hastalar da başka illere sevk edildi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 18 Şubat’ta yaptığı açıklamada, “Diyaliz kapasitemiz hastalarımızın ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde.”
Türk Nefroloji Derneği Böbrek Afetleri Grubu Başkanı Prof. Dr. Serhan Tuğlular ile görüştük.
Deprem ve böbrek sağlığı arasındaki bağlantı nedir?
Dr. Serhan Tuğlular: Depremler ile böbrek hastalığı arasında önemli bir bağ vardır. İnsanlar depremde bir göçüğün altına düşerse ve özellikle uzuvlarından biri ezilirse, hücreler parçalanırken bu ezilmiş kas dokusundan bazı maddeler salınır. Bu maddelerden biri potasyum, diğeri ise miyoglobindir (kas dokusunda bulunan bir protein).
Potasyum aniden kalbi durdurarak ölüme neden olabilir. Miyoglobin dediğimiz madde de dolaşıma girerek böbrekleri geçerken tıkar ve akut böbrek yetmezliğine neden olur.
Depremlerde ölümlerin yüzde sekseni ani ölümlerdir, yani ciddi yaralanmalar olur ve kişi hemen kaybedilir.
Ancak ani ölümlerden sonra en önemli ölüm nedeni bu ezilme sendromuna bağlı akut böbrek yetmezliğinden ölümdür.
Bu iki şekilde olabilir. Birincisi “kurtuluşun ölümü”dür. Bu çok dramatik bir durum. Göçükten kurtulan kişi gülümsüyor, herkes alkışlıyor ve sonra ya da ambulansa biner binmez kişi kayboluyor. Bunun nedeni, potasyumun kana ani çıkışıdır.
Kişi hastaneye ulaşabilmiş olsa da, ezilme sendromu gelişenlerin yüzde 80’i ciddi akut böbrek yetmezliği geliştirir ve diyalize ihtiyaç duyar. İyi olan şey: bu onu düzeltir. Bu hastalar iki haftaya kadar diyalize girdiklerinde böbrekleri yavaş yavaş işlevini yerine getirir ve sağlıklı bireyler olarak yaşamlarına devam ederler. Bu nedenle bu kişilere o dönemde diyaliz desteği verilmesi son derece önemlidir. Bunların küçük bir kısmı kronik diyalize giriyor olabilir ama sonunda hayatları kurtulacak.
Kaynak, Getty Resimleri
Birçok ülke deprem bölgelerinde, Japonya’da veya bunlardan birinde sahra hastaneleri kurmuştur.
Depremlerde yaralananlardan kaç tanesi ezilme sendromuna sahiptir?
Dr. Serhan Tuğlular: Depremlerde yaralananların %2-3’ünde ezilme sendromu gelişir. Bu son depremlerde biraz daha az olmuş gibi görünüyor… Muhtemelen kurtarılamadıkları için. Verilerin ne zaman açıklanacağını bize zaman daha net gösterecek.
Kaynak, Getty Resimleri
Hastalar nerede tedavi edildi?
Serhan Tuğlular: Bu depremde Antakya’da ağır hasar olduğu için böbrek tedavisine ihtiyacı olan depremzedeler ilk günlerde gemilerle Mersin’e gönderildi; İlerleyen günlerde uçak ve helikopterle başka şehirlere gönderilenler de oldu.
Sonuç olarak, bu depremler sırasında 1500’den fazla ezilme sendromlu hasta takip edildi. En az 800 tanesi diyalize ihtiyaç duydu. Acı-tatlı bir mutluluk olabilir ama bu hastaların çoğu taburcu edildi. Diyaliz gereksinimi yok, akut böbrek hasarı yok. En azından böbrek yetmezliğinden hasta kaybetmedik.
Türkiye’deki böbrek sağlığı topluluğu 99 depreminden ne öğrendi?
Dr. Serhan Tuğlular: 99 Marmara depreminde ezilme sendromlu birçok hastayı gözlemledik ve ister istemez bu konuda ciddi tecrübeler kazandık. O depremle birlikte ilk kez Türk Nefroloji Derneği’nin himayesinde bir Böbrek Afet Gücü kuruldu.
Depremler toplu bir afet olduğu için “böbrek felaketi” dediğimiz bir durum ortaya çıkıyor. Diyaliz kapasitemizi bunu öngörerek planlamamız, makine ve insan gücümüzü buna göre düzenlememiz gerekiyor. Birkaç adım öncesinde bile, arama kurtarma ekipleri iyi ve sürekli ilk müdahale eğitimi almalıdır.
Öte yandan 99 depreminden sonra ezilme sendromunun tedavisi Türkiye genelindeki tıp fakültelerinin müfredatlarına ayrı bir ders olarak eklendi. Sağlık Bakanlığı ile koordineli olarak arama kurtarma ekiplerine ve bu tür afetlerde görev yapan tüm ekiplere eğitimler verildi.
Marmara depreminden çıkardığımız derslerden biri de, çok miktarda malzemeyi önceden depolamanın, son kullanma tarihi geçtiği için faydasız olduğudur. Deprem sonrası çabuk toparlanabilecekleri bir organizasyon kurulmalıdır.
Başka bir ders, bir iletişim ağının oluşturulmasıdır. Artık teknoloji sayesinde iletişim 99’dakinden çok daha kolay. Deprem olur olmaz hemen bölgedeki koordinatör arkadaşlarımızla iletişime geçiyoruz. Bu arkadaşlarımız aracılığıyla hastalara bakan sağlık çalışanlarına ulaşıyoruz. Sağlık Bakanlığı ile koordineli olarak manevi destek sağlıyor ve ihtiyaçlarını anlıyoruz.
Kaynak, TÜRK NEFROLOJİ DERNEĞİ
Deprem bölgesinde normalde diyalize giren hastalara ne oldu?
Serhan Tuğlular: Bir afet durumunda devlet hastanelerindeki kronik diyaliz hastalarını başka merkezlere yönlendirmemiz ve hastanelerdeki diyaliz kapasitesini bu akut hastalara açmamız gerekiyor. Marmara depreminden sonra çıkarılan dersler sayesinde teşkilatla bu konuda yakın iletişim sağladık. Ama ne yazık ki Antakya’da bu hastaları göndermeyi planladığımız diyaliz merkezleri de yıkıldı. Bu nedenle iç iletişim ağımız ile kronik hastalarımızı uygun merkezlere yönlendirebilmekteyiz.
Enkazdan kurtarılan hastaların kurtarılması genellikle 7-8 saat sürüyor ve hastaneye ulaşıyor, bu da bize hastanelerde örgütlenmemiz için bir pencere açıyor. Her durumda bu hastalar bir an önce daha uzak merkezlere sevk edilmelidir. Bu bağlamda Mersin, Adana, Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta yıkılmayan iki büyük hastane bu depremlerde büyük bir yük taşımıştır.
Kaynak, Getty Resimleri
Olası bir deprem anında kendimizi ve çevremizi korumak için ne yapabiliriz?
Serhan Tuğlular: Sismik torba diyoruz… İçme suyu çok önemli. Yeterli ve bol sıvı tüketimi akut böbrek hasarı gelişimini engeller. (Enkaz altındaki kişiler) mümkün olduğunca 1,5-2 litre su içmelidir.
Enkazdan çıkarıldıktan sonra bilinci açık, yutma fonksiyonu iyi, ağızdan yemek yiyebilen kişi, sıvıları ağızdan almalıdır. Tercihen peynir altı suyu verilmelidir. ancak bunu yapana kadar ağızdan sıvı verilmelidir.
Potasyum içeren yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalı, yani “al sana bir meyve suyu vereyim” dememelisiniz çünkü içindeki potasyum bardağın taşmasına ve kişinin ölmesine neden olabilir. Alınabilecek en önemli önlem budur.
Yaşanan birçok deprem, enkaz altında kalanların da çevrelerindeki insanlar tarafından kurtarıldığını göstermiştir. Bu nedenle her mahalledeki sivil toplumun arama kurtarma çalışmaları konusunda bilgilendirilmesi ve ilk yardım eğitimi alması gerekmektedir.
Burası bir deprem bölgesi. Bir felaket için önceden plan yapmak aslında bu felaketin yıkıcı sonuçlarını önlemenin tek yoludur. Çünkü bir afet anında kaotik bir ortam var ve o kaotik ortamda bunları yapmak çok ama çok zor, önceden plan yapmalısınız. Organizasyonları tercihen afet bölgesi dışından kişiler üstlenmelidir.
Yoruma kapalı.