Kaynak, Getty Resimleri
Tarihinin en kötü felaketlerinden birini yaşayan Türkiye, uluslararası toplumdan benzeri görülmemiş bir dayanışma ve destek gördü.
İnsani yardım, arama kurtarma çalışmaları ve sahra hastanesi kurulumu gibi birçok alanda çalışan 80’den fazla ülke, saha çalışmalarına 7.000’den fazla kişiyle katkıda bulundu.
Türkiye’yi ilk ziyaret eden ülkeler ilişkilerin zaman zaman sorunlu olduğu Yunanistan, İsrail ve Ermenistan oldu.
AB ise Türkiye için tarihinin en büyük insani yardım operasyonunu gerçekleştirdi. Yaşanan bu insani gelişmelerin Türkiye’nin özellikle Batı ile olan siyasi ilişkilerine olumlu yansımaları beklense de yapısal sorunların çözümü açısından bu etki sınırlı kalacaktır.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılması da bu konulardan biridir.
Türkiye, 6 Şubat sabahı erken saatlerde meydana gelen depremin ardından uluslararası çağrıda bulunarak ülkelere ve uluslararası kuruluşlara yardım talebinde bulunduğunu bildirdi.
Uluslararası yardımlarla ilgili günlük bilgi veren Dışişleri Bakanlığı, 15 Şubat itibarıyla 100 ülkeden yardım teklifi geldiğini, 76 ülkenin sahada faaliyet gösterdiğini, 12 ülkenin çalışmalarını tamamlayarak Türkiye’den ayrıldığını kaydetti.
Bu çabaların yanı sıra ABD, AB, önemli Avrupa ülkeleri ve dünyanın geri kalanından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na doğrudan iletilen destek ve dayanışma mesajları, siyasi duyguların yerini insani duyguların alması anlamına geliyordu.
Bu olumlu havanın, Türkiye’nin Batı ve bölge ülkeleriyle ilişkilerinde normalleşme sürecine denk gelmesi, diplomatik arenada bundan sonraki sürecin nasıl gelişeceği konusunda soru işaretleri yarattı.
Bu sorunun arkasındaki gerçek, 1999 Körfez depreminin Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde yeni bir sayfa açması ve bunun aynı yılın sonunda AB’ye tam üyelik adayı olarak ilan edilmesidir.
Diplomatik kaynaklar, Kahramanmaraş depreminin uluslararası toplumda Türkiye’ye ve Türk halkına yönelik önemli düzeyde sempati ve iyi niyet ortaya koyduğunu ve bunun siyasi ilişkilere de yansıyabileceğini ancak önemli yapısal ve uluslararası konuları geciktirmeyeceğini belirtiyor. masada olduklarını.
NATO İsveç ve Finlandiya için zorlamaya devam ediyor
Kaynak, Getty Resimleri
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg
Bunların başında İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılması geliyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, dün Brüksel’de düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile bugün Ankara’da yapacağı görüşmede Türkiye’ye ittifak yardımı ve iki İskandinav ülkesinin NATO’ya katılımı konusunu gündeme getireceğini duyurdu. .
“Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın katılım protokollerini onaylamasında ısrar ediyorum.”
NATO, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından üyelik başvurusunda bulunan İsveç ve Finlandiya’ya resmi davet gönderdi ve 30 ülkeden 28’i gerekli parlamento onayını verdi. Türkiye, İsveç’in terörle mücadelede yeterli önlemleri almadığını ancak talep edilmesi halinde Finlandiya’nın başvurusunu onaylayabileceğini belirtmişti.
Depremin ardından Türkiye’ye yardım gönderen ülkeler arasında İsveç ve Finlandiya da yer aldı. AB dönem başkanı unvanını da elinde bulunduran İsveç, Mart ayında AB Komisyonu ile birlikte Türkiye’ye yapılacak yardımlar için uluslararası bağışçılar konferansının organizasyonuna başladı. Bu adımların Türkiye’den bekledikleri onayı getirip getirmeyeceği ise ileride belli olacak.
ABD’nin de gündeminde NATO var.
İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılması konusu ABD’nin gündeminde olmaya devam ediyor. ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’in önümüzdeki hafta Türkiye’ye yapacağı ziyarette deprem sonrası rahatlamanın yanı sıra ikili ilişkiler, F-16 satışları ve İsveç-Finlandiya ittifakına katılım.
ABD, bunun Türkiye ile İsveç-Finlandiya arasındaki ikili bir mesele olduğunu iletse de, ittifakın Rusya’ya karşı daha güçlü bir birlik ve caydırıcılık mesajı vermesi için Türkiye’den bir an önce adım atmasını bekliyor. ABD Kongresi de Türkiye’nin gerekli F-16 savaş uçaklarının satışına onay vermesinin İsveç ve Finlandiya’nın TBMM’nin onayına bağlı olduğu mesajını veriyor.
Blinken’in olası Ankara ziyaretinde depreme ek olarak bu konuların da ele alınması sürpriz olmaz.
Kaynak, Getty Resimleri
Polonyalı kurtarma ekibi
AB hem depreme hem de seçimlere odaklandı
AB, depremin hemen ardından Türkiye’nin 2016’dan beri üyesi olduğu Sivil Koruma ve Kriz Yönetim Mekanizmasını harekete geçirdi ve aynı gün bazı Üye Devletlerden heyetler Türkiye’ye geldi. 21 AB üyesinin aktif olarak yer aldığı insani yardım, arama kurtarma ve sahra hastanesi kurulmasından oluşan operasyonun AB tarafından yürütülen en büyük insani misyon olduğu ve yardımların bölgede devam edeceği kaydedildi. sonraki periyot. Bağışçılar konferansının üst düzey katılıma uygun bir formatta hazırlandığı belirtildi.
Ancak AB tarafında, depremin normalde Mayıs veya Haziran aylarında yapılması beklenen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini nasıl etkileyeceği tartışılıyor. Seçimler öncesinde Türkiye’deki siyasi dengelerin bozulmaması için geri planda kalmaktan endişe duyan Brüksel, seçimle ilgili tartışmaları yakından takip etmekle yetiniyor. AB’nin bu aşamadaki açıklamaları, seçimlerin adil ve özgür bir ortamda gerçekleşeceği beklentisiyle sınırlı kalırken, önümüzdeki sürecin Ankara-Brüksel diyaloğunu nasıl etkileyeceği konusunda spekülasyonlar yapılmaya devam ediyor.
Atılan insani adımlara ve sıcak mesajlara rağmen Ankara ile Brüksel arasında tam üyelik müzakerelerinde yaşanan durgunluğun, özellikle demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünden kaynaklanan sorunlar nedeniyle devam etmesi bekleniyor.
Kaynak, Getty Resimleri
Yeni sayfa açık ülkeler
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, depremin ardından Avrupa’dan Türkiye’ye ilk ziyaretini yaptı. Depremin hemen ardından büyük bir arama kurtarma ekibi gönderen ve büyük insani yardım kampanyaları düzenleyen Yunanistan’ın bu tutumuna Türkiye’den çok olumlu tepkiler geldi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Dendias ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Yunan hükümeti ve halkından gelen bu yardımın unutulmayacağını belirterek, ilişkilerde yeni bir sayfanın açıldığını kaydetti. Dendias, depremlerin iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek için gerekli olmadığına dair ümidini kamera karşısında dile getirdi.
1999 yılında olduğu gibi bu sürecin Türk-Yunan diyaloğunda olumlu bir hava yarattığı da Ankara’da yapılan değerlendirmeler arasında yer alıyor. Önümüzdeki dönemde Ege ve Doğu Akdeniz kaynaklı gerilimlerin azalması, işbirliği ve yardım gündeminin yeniden ön plana çıkması bekleniyor.
İsrail ve Ermenistan da dışişleri bakanlarını Türkiye’ye gönderen iki ülke oldu. Türkiye ile normalleşen bu ülkeler de insani yardım ekipleri gönderdi ve Ankara’dan güçlü bir teşekkür yanıtı aldı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, İsrail ile ilişkilerde yeni bir dönemin başladığını ve Ermenistan ile normalleşme sürecini hızlandıracak adımlar atılması konusunda mutabık kaldıklarını söyledi.
Türkiye-Ukrayna savaşındaki rol nasıl etkilenir?
Rusya’nın 24 Şubat’ta ilk yılını dolduracak olan Ukrayna’yı işgalinde en büyük rolü oynayan ülkelerden biri Türkiye oldu. Taraflar arasında arabuluculuk yapan ve küresel gıda krizinin çözümünde aktif olarak yer alan Türkiye’nin ağırlığının deprem sonrası dönemde kısmen azalması bekleniyor.
Ankara’nın asıl kaygısı, süresi Mart ortasında dolacak olan Karadeniz Tahıl Koridoru girişiminin uzatılması olacak. Türkiye, Aralık ayında 120 gün süreyle uzatılan girişim için Rusya ile uzun müzakereler yürütüyordu.
Yoruma kapalı.