- o yazdı, Asya kızılgerdanları
- Başlık, türk bbc
- Cıvıl cıvıl,
-
Kaynak, Getty Resimleri
Evleri yıkılan veya hasar gören kiracıların uzun vadede nerede yaşayacaklarına dair henüz bir bilgi yok.
Büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş depremlerinde onbinlerce binanın yıkıldığı, yıkıldığı veya ağır hasar gördüğü açıklandı.
Evini kaybeden yüzbinlerce insan deprem bölgesinden tahliye edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yardım kapsamında her aileye 10 bin lira tahsis edileceğini belirterek, “Konteyner kentlerin dışında yaşayanlardan evi olanlara ayda 5 bin lira, konutu olmayanlara ayda 2 bin lira verilecek.” kiracılar ”.
Erdoğan, yıkılan binaların bir yıl içinde yeniden yapılarak sahiplerine teslim edileceğini de duyurdu.
Ancak evleri yıkılan veya hasar gören kiracılar hakkında bilgi verilmedi.
Öte yandan, ülkenin birçok yerinde ev sahipleri ve kiracılar binalarının sismik dayanıklılığından endişe duyuyorlar.
Uzmanlarla görüşerek ve geçmiş örneklere bakarak deprem öncesi ve sonrası kiracı haklarını inceledik.
“Kiracılar ayrıca enkaz kaldırılmadan önce kanıt talep etmelidir”
Uzmanlara göre ev sahipleri gibi evleri yıkılan veya hasar gören kiracılar da hasarın boyutuna göre çeşitli maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahip.
türk bbcİstanbul Barosu Konsey Hukuku Komisyonu Kurucu Başkanı Şeref Kısacık’a göre bunlar, ömür boyu sürecek acı ve üzüntünün bedeli olarak, yaralıların tedavisi veya yakınlarının defin masrafları, iş göremezlik veya destekten yoksun kalma, mala zarar verme veya manevi tazminatı içeriyor. .
Kısacık, alıcının belirlenmesi için deprem bölgelerinde yıkılan ve hasar gören binalardan enkaz kaldırılmadan gerekli numunelerin alınması ve delillerin tespit edilmesi gerektiğini söylüyor:
“Kiracı ve ev sahibi ayrımı yapmadan zarara uğrayan herkes derhal ispat talep etmelidir. Peki bu hasara deprem dışında ne sebep oldu? Zemin kattaki galeri dükkanına daha fazla araç sığdırmak için kolonları ve kirişleri kestiniz mi? Yoksa yüklenici uygun olmayan veya eksik malzeme mi kullandı? Müteahhit veya mal sahibi iki yerine beş kat mı inşa etti? Yapılış belgesini veren ve binayı denetlemeyen kamu kurumları sorumlu mudur?
Kamu kurumlarının hazırladığı hasar tespit raporunun da bu amaçla kullanılabileceğini belirten Kısacık, “Ancak hasar çok büyükse kiracı mahkemeye dilekçe vererek özel tespit talebinde bulunabilir. mahalleniz ve binanızla ilgili görsel ve yazılı yayınları delil olarak bir kenarda bulundurun.”
Kaynak, Getty Resimleri
Kiracılar ev sahiplerini sorumlu tutabilir mi?
Kamu kurumları, muhasebe firmaları, proje yazarları ve müteahhitlerin yanı sıra zarar ve yıkımdan ev sahiplerinin de sorumlu tutulabileceğini söyleyen Kısacık:
“Ev sahibi kiraladığı yeri yakın bir yerde bulundurmalıdır. Evin riskli olduğunu ya da yönetmeliğe uygun yapılmadığını bilip kiraya veren ev sahipleri, depremden sonra hem maddi hem de manevi olarak sorumludur.
“Yetkili kamu kuruluşları tarafından binada gözle görülür bir çatlak veya hasar tespit edilmiş ve binanın depremden önce riskli olduğu değerlendirilmişse, binanın gerekli bakım, onarım ve sağlamlaştırmasını yaptırmayan konut sahibi, da sorumludur.
Ancak Kısacık’a göre, yıkılan veya depremde hasar gören binalarda gözle görülür bir soruna rastlanmadığı ve binanın mevzuata uygun olarak inşa edildiği ispat edilirse malik sorumlu tutulamaz.
Kiracılar evlerine dönebilir mi?
yasa bağlamında n. 7269 sayılı Kanuna göre, deprem veya sosyal hayatı etkileyen diğer afetlerde yapılacak yardımlardan, kiracı ve malik fark etmeksizin etkilenen kişiler, ahır yerleşimi restore edilinceye kadar yapılan yardımlardan yararlanabilecektir.
Hafif hasarlı ve orta hasarlı binaların onarım işlemleri tamamlandıktan sonra, ev sahibinin tahliye için başka bir nedeni yoksa kiracı konutuna geri dönebilir.
Ancak Kısacık’a göre bina tamamen yıkılırsa kira süresi sona eriyor.
Yeni binanın yerine yapılması için yeni bir sözleşme yapılması gerekiyor.
Düzce ve İzmit’te kiracı hakları için mücadele
Geriye dönüp baktığımızda, daha önce yaşanmış olabilecek benzer olayları ve davaları görüyoruz.
17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra binlerce bina yıkılmış ve depremzedeler geçici barınaklara yönlendirilmiştir.
2002 yılında bu barınakların boşaltılması gündeme geldiğinde depremzede kiracılarla ilgili ne yapılacağına dair bir çalışma yapılmadığı ortaya çıktı.
Buna cevaben Türkiye’nin ilk kiracı hareketi olan İzmit ve Düzce Evsiz Depremzedeler Dayanışma Konut Kooperatifi, ev sahipleri gibi konut sorununu çözmelerini, konut yapılamaz ise altyapı ve uygun arsa kredisi verilmesini talep etti. sağlanmak.
20 yıla yakın süren bu mücadeleyi yakından takip eden Avukat Erbay Yucak, İzmit’in Arızlı mevkiinde 716 konut yapıldığını ve arazinin TOKİ başkanlığı tarafından Düzce’ye verildiğini anlatıyor:
“Arsa tahsisindeki usulsüzlüklerden dava açıldı ve bu dava 10 yıl sürdü. Akabinde artık çok bilinen Umut Evleri projesi başladı. Kredi verilmediği için yeniden dava açıldı ve o dava da kazanıldı. Proje bugün sona eriyor.
“İzmit ve Düzce’deki dava, TOKİ Başkanlığı’nın deprem sonrası kiracılara konut yapma uygulamasının ilk örneği olarak kabul ediliyor. Van depreminden sonra konteynerlerde kalan kiracılar için konutlar yapılmış ve konut talebine göre düzenlenmiştir. Pazarcık ve Elbistan depremlerinden sonra da hükümetin aynı yaklaşımı sürdüreceğini umuyorum.”
“Kiracı olarak hakkımız yok, elimiz kolumuz bağlı”
6 Şubat depremlerinin ardından yurdun birçok yerinde insanlar evlerinin depreme karşı dayanıklılığı konusunda endişe yaşıyor.
Sismik risk değerlendirmesi talepleri artıyor.
Ancak, tapu ve mal sahibinin kimliğine ilişkin bilgilerin istendiği bu başvuruyu kiracıların bireysel olarak yapması mümkün değildir.
Öte yandan yapılan teknik incelemeler sonucunda evin ‘riskli yapı’ olduğuna karar verilirse konsolidasyon veya yıkım sürecine geçiliyor.
Yıkılan binaların tahliyesi için 90 gün öngörülüyor.
Bu nedenle bazı ev sahipleri ve kiracılar risk değerlendirmesi yaptırmaktan çekinmektedir.
Kaynak, Getty Resimleri
Ev sahipleri gibi evleri yıkılan veya hasar gören kiracılar da çeşitli maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir.
türk bbcKonuştukları İstanbul’da yaşayan kiracılar, oturdukları evlerin sağlamlığıyla ilgili endişelerini paylaşıyor.
Bazıları, ev sahiplerini bir belirleme için başvurma konusunda hâlâ başarısız olurken, diğerleri artan ev fiyatları nedeniyle yeni bir ev bulamayacaklarından korkuyor.
İstanbul’un Kadıköy ilçesinde yaşayan öğrenci Yağmur Bozacı, 1970’lerde inşa ettiği binada risk değerlendirmesi talep edemediği için ayrılma kararı aldığını söylüyor:
“Alt kat komşularımızın evleri var mı, sordum onlara. Ayrıca evin 1999 yönetmeliğine uymaması nedeniyle doğrudan yıkım kararı verilmesi veya tadilat için yüklü miktarda para gerekeceğini söylediler. Sözleşmem bittiğinde, belki daha da erken bir zamanda çıkacağım. Orada yaşadığım için çok gerginim. Fiyatlar çok yüksek olduğu için ailemin evine geri dönmek zorunda kalacağım.”
Güngören semtinde kiracı olan çevirmen ve müzisyen Bora İnce, 1978’de yaptığı binasının görünürde bir hasarı olmadığını ancak rahatsız olduğunu paylaşıyor:
“Diğer bina sahipleri yıkım kararı mı verilecek, metrekare küçülmesi mi olacak gibi endişelerle belirlenmek istemiyor. Kiracı olarak hiçbir hakkımız yok, tapu gerekiyor yani elimiz kolumuz bağlı. İBB’nin hızlı tarama açıklamasının ardından alt kat komşularımızı ikna etmeye çalışıyoruz. İnsanların son depremlere kadar durumun ciddiyetinin farkında olmadığına dair garip bir korku var.”
Şişli ilçesinde kiralık olarak oturan ve apartman yöneticisini risk analizi yaptırmaya ikna etmeye çalışan Zeynep* şunları söylüyor:
“Ben zemin katta oturuyorum ama arkada istinat duvarı var. Bir deprem sırasında heyelanlara ve evlerin çökmesine çok eğilimlidir ve bu bizim için inanılmaz derecede endişe vericidir. Ev arkadaşımla eşkenar üçgenleri metrelerle ölçerek yaşam alanları yaratmaya çalıştık, tıpkı odalarımızdaki yaşam üçgenleri gibi, gardırop yatağın üzerine bu açıyla düşüyor. Sürekli başımızda bir şişe su ile uyumaya başladık. Çok eski evlerde yaşıyoruz, inanılmaz korkuyoruz.”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), bu sorunları gidermek için 17 Şubat’ta yaptığı açıklamada, riskli bina tespiti için sadece ev sahiplerinin değil, kiracıların da başvurabileceğini duyurdu.
Risk tespitinden önce bir “hızlı tarama” uygulanabileceği ileri sürülmüştür.
İBB, bu yöntemin yol haritası oluşturduğunu ve binayı doğrudan riskli yapı olarak kodlamadığı için konutların boşaltılmadığını söyledi.
‘Güvenli bir evde yaşamak için bir ev sahibi olmamız gerektiği söyleniyor’
Kentleşme ve yaşam alanları üzerine çalışanlar, Türkiye’de kiracı olmanın zorluklarına dikkat çekiyor.
türk bbcJustice in Space’in kentsel politika programı başkanı Bahar Bayhan’a konuşan, konutun sadece mülkiyete dayalı olmadığı, herkes için bir hak olması gerektiği mesajını yaymaya çalıştıklarını ve bunun yeniden gündeme geldiğini söyledi. depremlerden sonra:
“Türkiye’de güvenli bir evde yaşamak için ev sahibi olmamız gerektiği söyleniyor ve şartlar buna göre ayarlanıyor. Kiracılar en dezavantajlı grupları oluşturmaktadır. Güvensizliğe mahkumdur.”
Depremden bu yana yurdun birçok yerinde binaların sağlamlığının ortaya çıktığını söyleyen Bayhan, husumet içerisine düşen mal sahipleri ve kiracıların birlik olup birlikte hareket etmesi gerektiğini düşünüyor:
“Kiracılar bir şekilde organize edilmeli. Artık taleplerimizi yükseltmemiz, muhataplara baskı uygulamamız ve vatandaş denetimine geçmemiz gerekiyor. Ev, başımızın üzerindeki çatıdan çok daha fazlasıdır. Depremde evini kaybedenler sadece evlerini değil, tüm hayatlarını, şehirlerini ve hatıralarını kaybetmişlerdir. Bu çok önemli, buna dikkat çekmemiz gerekiyor.”
Yoruma kapalı.